Alevi kurumları: Demokratik Alevi açılımı değil, darbe!

Alevi kurumları: Demokratik Alevi açılımı değil, darbe!

Alevi kurumları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün duyurduğu ‘Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ açıklamasına ilişkin bir araya gelerek bir açıklama düzenledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde, “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” isimli bir yapı kurulacağını açıklamasının ardından Alevi kurumları Garip Dede Dergahı’nda bir araya geldi.

Alevi kurumları adına Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe gerçekleştirdi. “Demokratik Alevi açılımı değil, darbe!” denilen açıklamada, “Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı paketin, Alevilere yönelik ‘demokratik bir reform’ paketi değil, tam tersine Alevilere şeksiz gümansız anti demokratik bir saldırı olduğunu beyan ederiz.

Demokratikleşme peşinde olanlar, öncelikle Alevi toplumuna, onların meşru kurumlarına kulak vermekle, onları muhatap kabul etmekle işe başlamalıdır. Biz, aşağıda imzası olan Alevi kurumları yıllardır her zaman diyaloğa açık ve hazır olduğumuzu belirtiyoruz.

Ancak yıllardır olduğu gibi, görülüyor ki rejimin gözleri kör, kulakları sağır. Bu körlük ve sağırlık içinde “ben yaptım oldu” diyerek açıklanan her paket geleneksel, anti-demokratik, sağcı devlet refleksinden başka bir şey olmayacaktır” ifadesi kullanıldı.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Cumhurbaşkanı dün Şah kulu Sultan Dergahı’nda, yine her zaman yaptığı gibi Alevilerin kendi öz örgütlerini yok sayarak, çevresinde toplayabildiği kimi göstermelik, muhataplarıyla, sanki tüm Alevi toplumu ve örgütleri kendi arkasındaymış gibi, bir fotoğrafın önünde Alevilere sözüm ona müjde adı altında sözde demokratik bir reform paketini açıklamıştır.

Açıklanan paket ne demokratiktir, ne de müjdedir. Aksine bu paket Aleviliğin şimdiye kadar devlet gücüyle soluksuz bırakılmasının yeni bir aşamasıdır. Ancak, Alevi, toplumunda bunun bir karşılığı yoktur, beyhude bir çabadır.

Alevilerin sorunları, 17/18 Eylül 2022 ‘deki Hacı Bektaş deklarasyonunda ifade ettiğimiz üzere, ne cemevlerinin elektrik, su sorunu, ne imar sorunu, ne de dedelerimize ulufe diye dağıtılacak maaş sorunudur.

Alevilerin sorunları, doğrudan negatif ayrımcı esaslara ve siyasal rejimin ihtiyaçlarına göre yapılandırılmış ve kronik hale gelen sorunlardır. Dün olduğu gibi, bugün de Cumhurbaşkanının reform diye müjdelediği paket Alevilerin inançsal varlığını, kimliğini inkar etmekte, Aleviliği devletli Sünniliğin bir eklentisine, zenginliğine indirgemekte, dolayısıyla Alevilik kendisinden her an vazgeçilebilir, gerektiğinde malı, canı yağmalanabilir artı bir kaynak olarak konumlandırılmaktadır.

Bu bağlamda

1 – Alevilerin en temel taleplerinden biri olan ve eşit tanınma, eşit yurttaşlık haklarının sembolik bir ifadesine dönüşen ‘cemevleri ibadethanemizdir’ talebine bağlı olarak, cemevlerimizin ibadethane statüsüne kavuşturulmasına dair hiçbir adım atılmamıştır. Bu demektir ki Alevilik dinsel ve kimliksel özellikleriyle inkar edilmeye devam edilecektir.

2- Alevi toplulukların en önemli sorunu olan sosyo-politik, sosyo-kültürel düzeyde kamu gücüyle örgütlenen ve yeniden üretilen negatif ayrımcılık ısrarla reddedilmektedir. Lütfeder gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir kurum oluşturulacağı ve burada kendi ölçülerine uygun, yandaş Alevi kökenlilerin istihdam edileceği müjdelenmektedir.

Bilinmelidir ki, istihdam edeceğiniz birkaç Alevi kökenli kişi Alevilere on yıllar boyunda yapılan haksızlıkların ve hala Alevileri kamu kurumlarında kendilerince en düşük kadroya bile almayan adaletsizliğin ve zulmün üstünü örtmeye yetmeyecektir.